Sanat ve kültür, gelir getiren, istihdam yaratan ve toplulukları geliştiren hayati
derecede önemli bir ekonomik endüstridir. Sanat, birkaç nedenden dolayı kesinlikle
güçlü bir ekonominin önemli bir parçasıdır. Yenilikçi endüstrilerin başarısını inşa
etmenin ve güçlendirmenin yanı sıra, sanata erişim, herhangi bir endüstride çalışan
insanlar ve aileler için bir bölgede yaşamayı daha çekici hale getirir.
Sanat, kültür ve ekonomi bir toplumun temel bileşenleridir. Ancak, toplumun belirli bir
kesimi sanatın rolünün ve öneminin farkında olmasına rağmen, toplumun önemli bir
kesimi sanatın yararlarının tadını çıkarmanın kararlılığı içinde değildir. Sanatın
Avrupa’daki rönesans ve kültür devrimlerinde belirleyici bir rol oynadığı
unutulmamalıdır. Bu gerçek, bugün bile yol göstericidir. İktidarların, teşvik ve
yönlendirme anlayışları da sanatın ve kültürün etkinliğinde ve gelişmesinde büyük bir
role sahiptir.
Sanat ürünlerine olan talep, büyük ölçüde eğitim düzeyine ve toplumdaki refah
durumuna bağlıdır. Arz ve talep teorisine göre kurulmayan sanat piyasası, tedarik
üzerine inşa edilmiştir. Sanatsal bir ürün için doğrudan talep yoktur. Aksine sanatçılar
somut bir talep olmaksızın üretimlerine devam etmektedirler. Yaratıcılık, sanatın ve
sanatçının mihenk taşıdır. Birinin değerini ve ahlakını anlamaya yarayan bir
ölçüttür. Bu nedenle dikkat çekici ve görkemlidir. Etkileri uzun süreli sürdürülebilirdir.
Sanatsal çalışmalarla toplumsal bir sorun çok etkili bir şekilde vurgulanabilir.
Sanat, kültür ve ekonomi birbirinden uzak kavramlar gibi görünseler de iç içedirler.
Kültür ve sanat üreticisi olan kişi ve kurumların faaliyetlerinin hacminin boyutları
Türkiye ekonomisinin içindeki payı çok düşüktür. Ancak, kültür ve sanat ürünleri
katma değer yüksek ürünlerdir. Ayrıca, kültür ve sanat faaliyetlerini ve ekonomiye
yaratılan katma değeri salt rakamsal büyüklük olarak değerlendirmek ve diğer
sektörlerle bu şekilde karşılaştırmak, bizleri eksik ve hatalı sonuçlara ulaştırır.
Dünyada artık kültür ve sanat faaliyetlerinin ülke ekonomilerine ciddi bir katkı
sağlama potansiyeline sahip olduğu yadsınamaz bir gerçek haline gelmiştir.
Hollywood sinema ve eğlence sektörü en çarpıcı örnektir. “Louve Müzesi” de diğer bir
örnek olarak gösterilebilir. “Asmalı Konak” dizisi Ürgüp ekonomisine önemli bir katkı
sağlamıştı. Festivaller, bienaller, galeriler, sergiler, müzeler, kitap fuarları ülkede ve
kentlerde hayatı canlandırır ve artı değer yaratır. Türkiye’de yöneticilerin bu
sektörlerin ekonomik büyüklüklerini artırmak yönünde düzenlemeler yapmaları
gerekiyor.
Ülke ekonomisine dikkat çekecek bir katkı sağlama potansiyeline sahip kültür-sanat
ekonomisinin gelişmesinin önündeki en büyük engel talep yetersizliğidir. Talep
yetersizliğinin en önemli nedenlerinden birisi insanların gelir seviyesinin genel olarak
düşük olması. Yani refah faktörü ciddi bir sorun. Bunun yanında, kültür-sanat
etkinliklerine katılım gösterme isteğinin çok yüksek olmaması da bir diğer neden.
Kültür-sanata ilgi duymak temelde bir yaşam tarzı ve eğitim sorunu. Bu konuda
insanların motivasyonunu artırmak için kültür-sanat faaliyetlerini mümkün olduğu
kadar yerele indirmek önemli.
Özellikle yerel yönetimlerin, kültürel ve sanatsal faaliyetleri yaygınlaştırıp topluma
sunmaları ve yeni alışkanlıklar yaratma adımları atmaları ve alanında uzman kültür
ve sanat yöneticileri ile birlikte hareket etmeleri fark yaratacaktır.
Kültür-sanat ekonomisinin gelişmesinin önündeki engellerden birisi de talep
çeşitsizliğidir. Zaten düşük oranda olan kültür-sanat tüketimi daha çok ana akım
ürünler üzerinde yoğunlaşıyor. Örneğin, popüler filmler çok öne çıkıyor. Bu sorunu
aşmak için ilk yapılması gereken şeylerden birisi toplumu çeşitlilikten haberdar
etmek. Bunun içinde yeni düzenlemelere ve desteklere gereksinim var.