Modern Türkiye'nin Kurucusu Atatürk'ün Ölümü 10 Kasım 1938 yılında saat dokuzu beÅŸ geçe bir yıldız kaydı bu dünyadan. Hayatını ülkesine ve milletine adayan ve bu uÄŸurda nice zahmetlere de göÄŸüs geren, ülkesine ve dünyaya örnek olmuÅŸ eÅŸsiz bir lideri ölümünün 79. yıl dönümünde özlemle ve gururla anacağız. Ne mutlu Türk milletine ki böyle karizmatik bir lidere sahip olmuÅŸuz ve yine ne mutlu Anadolu topraklarına ki böylesine güzel insanları yetiÅŸtirmiÅŸ... Atatürk'ün ölümüne giden sürece baktığımızda ÅŸunları görmekteyiz. Atatürk "1937 yılında" halsizlik ve yorgunluk hissetmeye baÅŸlamıştı. 1938 yılının baÅŸlarında burun kanaması da baÅŸlamış ve bu kanamaları durdurmak ise bir hayli zorlaÅŸmıştı.Buna ilaveten vücudunda kaşınmalar da baÅŸlamıştı. 1938 yılı baÅŸlarında Atatürk, hastalığından dolayı dinlemesi için doktoru Nihat ReÅŸat Belger'in önerisi ile Yalova Termal Otel'e gitti. AÄŸustos 1938'de Atatürk'ün rahatsızlığı iyice artmaya baÅŸladı. Atatürk'ün karnı aşırı derecede su toplamaya baÅŸlamıştı ve karnındaki bu sular onun nefes almasını engelliyordu. Doktoru Profesör Mim Kemal Öke 7 Eylül'de Atatürk'ün karnından şırınga ile bu suyu aldı. Atatürk karnından alınan bu suyun verdiÄŸi hafiflik ve rahatlık hissi ile baya bir rahat uyumuÅŸtu. Fakat 22 Eylül'e gelindiginde Doktoru Mim Kemal Öke Atatürk'ün karnından 12 kg suyu şırınga ile aldı. Atatürk karnından alınan suya bakıp ÅŸaÅŸkın bir ÅŸekilde bu su bir gaz tenekesini doldurur diye söylenmiÅŸti. Atatürk'ün zihni ve düÅŸünceleri de karmaşıklaşıyordu gittikçe. Algısı gittikçe kapanmaya baÅŸlamıştı. 13 Ekim tarihine geldiÄŸimizde Atatürk iyice ÅŸiÅŸen karnından dolayı aşırı derecede rahatsız olmuÅŸ ve doktorundan karnındaki suyu almasını ısrarla istemiÅŸtir. Doktoru Prof. Mim Kemal Öke bunun çok tehlikeli olduÄŸunu söylediÄŸi zaman Atatürk, olacak olan olur neden korkuyorsunuz demiÅŸtir ve 13 Ekim'de karnındaki su alınan Atatürk baya rahatlamış ve çok rahat bir ÅŸekilde uyumuÅŸtur. 29 Ekim Cumhuriyetimizin 15. kuruluÅŸ yıl dönümünde Dolma Bahçesarayı'nda Atatürk yarı komada uyuduÄŸu odasının dışından sesler duyar ve bu seslerin ne olduÄŸunu sorar. Dışardan gelen sesler cumhuriyetin 15. yıl dönümü için ÅŸarkılar söyleyen öÄŸrencilerdi. Atatürk yarı koma haline aldırmadan o öÄŸrencilere bakıp selam vermek gerektiÄŸini söylediÄŸi zaman odadakiler böyle bir ÅŸeyin çok tehlikeli olduÄŸunu söylemelerine aldırış etmeden kendisini ziyarete gelen öÄŸrencilerle odasınının penceresinden selamlaÅŸtı. Fakat Atatürk'ün o esnada ayakta duracak hali dahi kalmamış ve direkt yatağına yatırılmıştır. ÖÄŸrenciler ise modern Türkiye'nin kurucusu atalarını görmenin huzuru ile ÅŸarkı edaları eÅŸliÄŸinde ordan ayrılmışlardır. Bir gün Atatürk ölmeden önce bir rüya gördüÄŸünü Afet İnan'a anlatmıştır. Rüyasında Salih Bozok ile kendisini bir çukura düÅŸerken gördüÄŸünü fakat Salih Bozok'un çukura düÅŸmekten kurtulduÄŸunu söylemiÅŸtir. Afet der, korkma Salih ölmeyecek ama ben öleceÄŸim. Afet İnan ise ama paÅŸam böyle ÅŸeyleri aklınıza getirmeyin lütfen, diye cevaplamıştır. Yine Atatürk ölümüne yakın, odasının duvarında asılı olan bir ormanlık alandaki tek odalı bir evin resmine bakıp gidelim Afet, hiç kimsenin olmadığı bu resimdeki evin olduÄŸu yere gidip orda sakin ve huzurlu bir hayat yaÅŸayalım demiÅŸtir. Dolmabahçe Sarayı'ndaki koma halinde uyuduÄŸu hasta odasına geçmeden evvel Atatürk'e doktorları deniz havasını önerirler. Bunun üzerine Avrupa'nın en pahalı yatlarından birisi olan Savarona Yatı satın alınmış ve Atatürk bir müddet burda kaldıktan sonra Dolma Bahçe Sarayı'ndaki odasına götürülmüÅŸtür. Dolmabahçe Sarayı'ndaki odasında ise çoÄŸu kez ÅŸuuru ve bilinci kapalı uyumuÅŸtbir DüÅŸünceleri çoÄŸu kez karmaşıktır. Dolma Bahçe Sarayı'ndaki odasına geçtiÄŸinde ise Atatürk tuvalete dahi gidecek kadar yatağından kalkacak durumda olmadığı için ona özel hareket halinde alafranga tuvalet yaptırmışlardı. Bir defasında Atatürk tuvaletini yaparken bu alafranga tuvaletten düÅŸmüÅŸtü. Yazın Dolma Bahçe Sarayı çok sıcak olduÄŸu için Atatürk'ün odası buzlarla soÄŸutuluyordu. Atatürk politik meselelerden dolayı hastalığının yurt dışında duyulmaması için kendisini Türk Hekimleri'nin tedavi etmesini özellikle istemiÅŸtir. Fakat Fransa'dan gelen doktorlar da Doktor Fissenger vb. kendisini tedavi etmiÅŸtir. Dolma Bahçe Sarayı'ndaki odasında saat dokuzu beÅŸ geçe öldüÄŸünde son sözü "Aleyküm Selam" olmuÅŸtur. Atatürk'ün ölümüne dair genel bir açıklama yapmış olduk. Åžimdi kısa bir deÄŸerlendirme ile yazımı bitirmek istiyorum. Atatürk hastalığının yeni yeni baÅŸladığı günlerde yüzü aşırı derecede solgun göründüÄŸü zaman dış elçiliklerin de katıldığı toplantılara giderken hasta olduÄŸunu fark etmesinler diye yüzüne allık sürerdi. Allık sürdüÄŸünü yüzünü yıkadıktan sonra kuruladığı havlularda kalan pembe ve kırmızı lekelerden anlamışlardır. Åžimdi düÅŸünün acaba kaçımız hasta olduÄŸu zaman allık süreriz? Bence çoÄŸumuz zaten hastayım deriz, bir de allık mı der, dikkate dahi almayız çünkü hastayızdır. Ama Atatürk'ümüz hasta haline raÄŸmen karşısındakilere iyi görünmek istemiÅŸtir.
Ayrıca Hatay meselesi de onun hasta olduÄŸu günlere denk gelmiÅŸ fakat o hasta haline raÄŸmen Hatay meselesini yakından takip edebilmek için Mersin'e gelmiÅŸtir. 57 yıllık hayatına o kadar dolu ÅŸey sığdırmıştır ki. Bir çok insan çok uzun yıllarca yaşıyor ama onun kadar hayatına çok ÅŸey sığdırmış kaç kiÅŸ var acaba?