Mersin Türkiye’nin en gelişmiş bölgesi olması gerekirken, nasıl elindeki tüm
zenginliklerden yararlanamadığını, nasıl birçok konuda geri kaldığını ve çoğu
yatırımın, projenin yıllardır tamamlanamadığını üzülerek izler, konuşuruz,
yazarız.
Bitmeyen Havalimanı, Akdeniz sahil yolu. Genişletilemeyen Liman. Yapılamayan
Organize Sanayi Bölgeleri. Engellenen turizmi ve daha sayacağımız birçok kent
ekonomisine, istihdama katkı verecek proje…
Yıllardır “Hükümet Mersin’i ihmal ediyor, Mersin’i gözden çıkardı!” sözlerini
duyarız.
Bu duruma, kentin köşe noktalarında oturan, kentin olduğu durumu muhafaza
etmesinin yararlarından beslenen, konumları değişmeyen, değiştirilemeyen
kent dinamikleri seyirci kalırlar.
Yine kentin STK’ları da aynı tutumu devam ettirirler; geciken, yarıda kalan,
duran yatırımlar için tepkilerini göstermezler.
Maalesef bu durum siyasilerin de işine gelir; onlar da Hükümetle olan gerginliği
arttırıcı davranışlardan ve konuşmalardan geri kalmazlar.
Son olarak, son bir kaç hafta içerisinde Türkiye gündeminde adı geçen Mersin
siyasetçilerini düşünelim:
*Bir Mersin Milletvekilinin “Ordu” ile sözleri.;
*Bir Mersinli eski Bakanın türbanla ilgili görüşleri;
*Büyükşehir Belediye Başkanı’nın şarap hediyesi…
Bu esasında gereksiz, anlamsız, siyaseten de yarasız çıkışlar, Hükümetin Mersin
ile ilgili görüşlerini mutlaka etkilemiştir.
* * *
Üzülerek salgın hastalığın Mersin’deki etkilerini izliyoruz.
Her gün ölümler yaşanıyor. Ekonomik sıkıntılar, iflas eden esnaflar, işlerini
kaybedenler günden güne artıyor. Bu durumda kentin siyasilerinin ve
yöneticilerinin bu konuda çabalarını görmek isteriz.
Maalesef Büyükşehir Belediyesi’nin ve Büyükşehir Belediye Meclisi’nin
durumun yeterince farkında olmadığını görüyoruz.
İnsanlar can çekişirken Belediye ve Meclis başka bir gündem içerisinde!
Bir aydır uzayıp duran bir sendikaya ödenecek para, Baro Başkanı ve imar
konuları ile uğraşmaktan, büyüyerek gelen ve önümüzdeki günlerde daha da
büyüyecek felaketi göremiyorlar.
Mersin’e Hükümet nezdinde olumlu bir hava sağlayacak bir Kıbrıs Şehitliği ve
Kıbrıs Anıtlarının bakımını dahi büyük uğraşmalara rağmen sağlayamadık!
Hem Belediye içerisinde gerginliklerden yararlanan kişiler, hem de kentin bu
durumuna seyirci kalan kent dinamikleri ve STK’lar ve yerel yönetimlere
yalnızca övgü yapan ,yanlışlardan söz etmeyenler de bunda sorumlu
olacaklardır.
Toplumsal sorumluluk, sivil örgütlenme, yerel siyaset ve kurumsal yapılanma
yanında, hemşerilik bilinci ne anlama gelir?
Kısa ve net: Yaşadığın kentin ve hemşerilerin faydasına dönük, gündelik
hayatlarında iyileştirmeye yarayan kararları üretmek ve uygulatmak. Kişisel ya
da parti açısından başka hesaplarınız olabilir; dikkatsiz ya da bilgisiz
beyanatlarla ortalığı karıştırabilirsiniz; bunun faturasını da siyaseten yine
kendiniz ödersiniz; ama yerel hizmetlere ve hemşerilerin faydasına aykırı bir
siyaset, beyanat ya da gündem bu kente zarar verir, bu kentte yaşayan
insanların gününü ve geleceğini kötü etkiler.
Bu basit ve yalın gerçekliği lütfen çiğnemeden siyaset yapalım; kişisel ve
kurumsal çalışmalarımızı bu özenle yürütelim.